BAYEZİD-İ BİSTAMİ


BAYEZİD-İ BİSTAMİ HAZRETLERİ/ BİSTAM /İRAN:





Doğum yeri olan Bistam; İran’ın kuzey doğusunda, Tahran - Meşhed karayolu üzerindeki İran’ın Horosan velayetine bağlı ( Şahrud )küçük bir kasabadır.

Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yaygın olarak kabul edilen rivayetlere göre Hicri 161 (Miladi 777) yılında doğmuş, 234 yılında (M.850) 73 yaşında vefat etmiştir. Bir diğer rivayete göre ise doğum ve ölüm tarihleri M.748 ve 851’dir.


Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) ariflerin sultanı olarak bilinip, Ebu Bekir Sıddık (Radiyallahu Anh);a çok benzerdi. Künyesi Ebu Yezid El-Bestami'dir.

Hocasına hürmet ve tazimi o kadar büyüktü ki vefatı sırasında, kabrinin üstadımın kabrinden daha aşağıda yapılmasını vasiyet eylemiştirCafer-i Sadık (Radiyallahu Anh);ın vefatından kırk yıl sonra doğmuştur. . îmam Alî Rıza' nın sohbetinden ve bunun bereketi ile îmam Cafer-i Sadık' ın ruhaniyetinden istifade etmiştir.

ANLATILANLAR

Şeyh Beyazıt-ı Bestami (k.s.)’nin çok kerametleri anlatılır. Hatta onun kerametlerinden daha annesinin karnında iken görülmeye başlandığı rivayet edilir. Bir keresinde annesi şöyle anlatır: Beyazıt’a hamile iken ağzıma ne zaman şüpheli bir yemek koysam çıkarana kadar karnıma ayağı ile vururdu.

Bir gün derste iken okuduğu bir ayetin tesiri ile eve döndü. Onun bu halini annesi hemen fark etti ve sordu. Beyazıt-ı Bestami cevap verdi.
- Anneciğim bir ayet duydum. Allah-u Teala buyuruyor ki: “Biz insana ana-babasına iyilik yapmasını da tavsiye ettik. Anası onu karnında meşakkat üstüne meşakkatle taşımıştır. Sütten kesilmesi de iki sene içindedir. Hem bana hem de ana-babana şükret, dönüş ancak banadır.”

Bunun üzerine annesi, “Ben sana hakkımı bağışladım, var Hak Teala’ya kulluk et”dedi. Bundan sonra Beyazıt-ı Bestami (k.s.) Allah için kulluğa yöneldi ve emirlerin hiçbirisini yapmakla gevşeklik göstermedi.

Soğuk ve dondurucu bir kış gecesi idi. İhtiyar anası oğlundan su istedi. Beyazıt-ı Bestami (k.s.) su kovasının yanına gitti, ama kovada su yoktu. Hiç üşenmeden çıktı dışarı su testisinden suyu aldı, geri döndü. Annesi geri uykuya dalmıştı. Uyandırmaya kıyamadı, başında bekledi. Annesi sabah namazında kalkınca oğlunu su ile beraber ayakta buldu.
- “Oğlum ne yapıyorsun?”
- “Anacığım! Hani gece su istemiştin ya, işte getirdim.”
- “Vah yavrum o zamandan beri bekliyor musun? Peki, ben neden uyandırmadın?”
- “Kıyamadım anacağım, öyle güzel uyuyordun ki.”
- “Yavrum ben senden razıyım. Rabbim de razı olsun. Bu hizmetin semeresini göresin. Arifler sultanı olasın oğlum.”

Namaz kılmak için mescide gelince kapıda bir miktar durur ve ağlardı. Sebebini soranlara; "Camiyi, vücudumla kirletmekten korkuyorum. Tevbe edip Allah-u Teala’ya yalvarıyorum, ondan sonra giriyorum." derdi.
Bir gün, talebeleri ile birlikte, gayet dar bir sokaktan geçiyorlardı. Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) karşıdan bir köpeğin gelmekte olduğunu gördü ve geri çekilip köpeğe yol verdi. Talebelerinden birinin hatırına şöyle geldi; İnsanoğlu hayvanlardan şereflidir. Hem bizim şeyhimiz, ariflerin sultanıdır. Hem de etrafındakiler onun, her biri çok kıymetli sadık talebeleridir. Bütün bunlara rağmen, şeyhimiz bu köpeğe yol vermesinin hikmeti acaba nedir?" Bunun üzerine Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) Buyurdu ki; "Şu köpek, hak lisanı ile bana dedi ki; Sana ariflerin sultanı olmak hilatini ve bana da köpeklik postunu giydirdiler. Bunun tersi de olabilirdi, dedi. Bunun üzerine bende ona yol verdim."
Kendisi anlatıyor:

Belh’li bir gencin bana üstün geldiği gibi, hiç kimse beni mağlub ve mahçup etmemiştir. Bu genç, hac için Mekke’ye gelmişti. Yanımıza uğradı ve bana; "Ya Bayezid, size göre zühd nedir?" diye sordu. Bende;
"Bulunca yeriz, bulamayınca sabrederiz." dedim. O zaman genç;
"Bizim Belh’in köpekleri de böyle yaparlar, (bunun ne kıymeti var)" dedi. Ben;
"Size göre zühd nedir?" diye sorunca, genç;"Biz alamayınca şükreder, elimize geçince başkalarına veririz." dedi.

Bayezid-i Bestami (Kuddise Sirruh) bir defasında şöyle anlatmıştır;
"Benim zamanında binlerce veli vardı. Hepsi de ibadet, riyazet, keşif ve keramet sahibi idiler. Fakat asrın kutupluğu, bir demircinin, basit ve ümmi bir demircinin üzerindeydi. Ben bu işin sır ve hikmetine karşı hayretler içerisindeydim. Bütün geçimini, geceli gündüzlü örs başından ayrılmayan demirciyi göreyim, dedim. Ve bir gün dükkanına gittim. Selam verdim. Beni görünce çocuklar gibi sevindi.
Ellerime sarıldı, öptü ve benden dua rica etti. Henüz keşif alemine girmemiş olduğu için makamından habersizdi. Benden dua istediğinde ona; "Ben senin ayaklarından öpeyim de, sen bana dua et!" dedim.
Bana; "Benim sana dua etmemle içimdeki dert hafiflemez ki?" dedi. Bende; "Derdin ne söyle bir çare arayalım." dedim. Tekrar bana;
"Acaba kıyamet gününde bunca insanın hali ne olur? Bunu düşünmekten, buna yanmaktan başka derdim yok!" dedi. Bunu söyledi ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. Beni de ağlattı. O vakit içimde; "Bunlar nefsim nefsim diyenlerden değildir. Bunlar ümmetim ümmetim diyenlerdendir." diye bir nida duydum. Hemen içimdeki hayret silindi. Kutupluk makamının bu demirciye neden verildiğini anladım.

Sözleri:

"Bir kimsenin Allah-u Teala;ya olan muhabbetinin hakiki olup olmadığının alameti; kendisinde deniz misali cömertlik, güneş misali şevkat ve toprak misali tevazu gibi üç hasletin bulunmasıdır."

"Günahlara bir defa, taatlere ise bin defa tevbe etmek lazımdır. Yani yaptığı ibadet ve taatlere bakıp kendini beğenmek, o ibadeti hiç yapmamak günahından bin kat daha fenadır."

"Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol." Sözünün Bestami’ye ait olduğunu söyleyenler vardır.

ÖLÜMÜ
Şaban-ı şerifinin on beşinci günü yine Bistam' da vefat etmiştir. Mübarek mezarı Bistam'da herkesin ziyaret yeridir.


beyazidi bistami türbesi    bistam / İran













Hatay /Kırıkhanda da bir türbesi vardır:

bistami
bistami -    kırıkhan / HATAY